20 Mart 2014

ARI SOKMASI VE KORUNMA YÖNTEMLERİ 

Başımıza gelebilecek tatsız sürprizlerden biri de arı sokmalarıdır. Arı sokmasının verdiği rahatsızlık kişiden kişiye değişir. Neyse ki hayati tehlike oluşturabilen ciddi reaksiyonlar nadiren görülür. Bal arısı, eşek arısı, sarıca arı ve yaban arısı sokmasıyla oluşur.
Toksik Etki Mekanizması
İmmünolojik toksik yanıt bireysel duyarlılığa göre değişir. Bağışıklık sisteminin duyarlı olduğu dönemde ya da bireysel genetik yapı farklılığı nedeniyle tek bir arının sokması bile ölüme neden olabilir. İmmünolojik olmayan ciddi toksik etkiler 150 den fazla bal arısı ya da 20 den fazla eşek arısı sokması sonucu ortaya çıkar.
Belirti ve Bulgular
Sokma bölgesinde ağrı, sokulan yerin şişmesi ,kaşıntı ve kızarıklık en sık görülen bulgulardır. Genelde ağrı birkaç saatte geçer, şişlik ise genellikle ertesi gün kaybolur. Nadiren ciddi sistemik reaksiyonlar görülür. Aşırı duyarlılık belirtileri olan hafif (baş ağrısı, ateş, halsizlik, kızarıklık, eklem ağrısı) orta dereceli (baş dönmesi, karın ağrısı, bulantı, kusma, hırıltılı solunum,) ya da, şiddetli (nefes almada zorlanma, kasılma, konuşma yeteneğinde ve duyuda zayıflama) belirtiler görülebilir. Ağız, dil ve boğaz gibi ödemi solunum güçlüğüne neden olan bölgelerden arı sokmasının sonuçları daha ağırdır. Duyarlı kişilerde 5-8 dakika içinde şiddetli bulgular ortaya çıkabilir, 20-30 dakika içinde ağız ya da boyun çevresinde şişme, bilinç kaybı, solunum güçlüğü, kan basıncı düşmesi gelişebilir.
Acil ve Destekleyici Tedavi
Arının soktuğu bölgeye buz uygulanması şişmeyi azaltır ve venomun emilimini geciktirir. Uygulama 30 dakika aralıklarla 15 dakika süreyle buz konulması biçiminde yapılır. Sokulan bölge sıkılmaz, bol su ve sabunla yıkanır, antiseptik bir madde sürülerek enfeksiyon riski azaltılır. Arı iğnesi cımbız yardımıyla çıkarılır. Tetanoz profilaksisi yapılır. Hidrokortizon içeren merhemler deride lezyon oluşumunu engeller. Hafif, orta dereceli alerjik belirtiler varsa antihistaminik uygulanır. Aşırı duyarlılık belirtileri görüldüğünde doktora başvurulmalıdır. Gerekiyorsa kan tetkikleri yapılır, temel ve ileri yaşam desteği verilir.
Korunma


Daha önce arı sokmasına karşı alerjik reaksiyon görülen kişilere, yanlarında adrenalin ampulü ve enjektör taşımaları gerektiği belirtilmeli ve bunların kullanılışı öğretilmelidir. Arı sokmasından korunmak için arı bulunan açık alanlarda parfüm, saç spreyi ve losyon gibi böcekleri çekebilecek kokulardan, açık renkli, parlak giysilerden kaçınılmalıdır. Ani hareketler arının savunmaya geçip sokmasına neden olabilir.

13 Mart 2014

GÜNEŞİN ÇOCUKLAR İÇİN ZARARLI ETKENLERİ VE KORUNMA YÖNTEMLERİ 


Güneş yanıkları
Uzun süre güneşe maruz kalındığında ciltte önce kızarıklık oluşur (birinci derece yanık), daha uzun süreli hasarlarda cilt üzerinde su dolu kabarcıklar izlenir (ikinci derece yanık). Çocuğunuz açık tenli, sarışın veya kızıl saçlırenkli gözlü, çilli ise güneş yanıklarına karşı daha hassastır.





Ne yapmalı?
  • Ağrı kesici şurup verin ve nemlendirici kremleri günde 2-3 kere sürün
  • Soğuk banyo yaptırmak ve yanık yerine soğuk su ile ıslatılmış bezler koymak çocuğunuzu rahatlatacaktır.
  • Yanık deri su toplar ve patlarsa, ölü deriyi temizleyip antibiyotikli krem sürün.
Korunma
  • Çocukları güneş ışınlarının en yoğun geldiği saatler olan 10:00 ile 15:00 arasında güneşe çıkartmayın.
  • Çocuğunuza açık renk, pamuklu kumaştan, bol giysiler giydirin ve başına geniş siperlikli şapka takın.
  • Çocuğunuza güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce güneş koruyucu faktörü (SPF) 15 den yüksek olan (açık tenli çocuklar için koruma faktörü 30’ un üzerinde olmalı) koruyucu losyon sürün ve 3-4 saat ara ile tekrar edin.
  • Çocuğunuz gölgede bile olsa kum ve denizden/havuzdan yansıyan ışınlarla yanabileceğini unutmayınız.
  • Bronzlaşmak isteyen ergenlerde mutlaka koruyucu losyon kullanmalı, ilk gün güneşte 15-20 dakika kalmalı, daha sonra bu süreyi her gün 5 dakika arttırmalıdırlar.
  • Çocuğunuzun gözlerini de güneşten koruyun ve UV korumalı güneş gözlüğü alın.

Güneş çarpması
Küçük çocuklar güneşe ve sıcağa karşı daha hassas bir yapıya sahiptirler. Vücudumuz normal ısı artışlarını dengeleyebilmektedir. Isınan vücudumuz terleme yolu ile yada deri yüzeyine kan pompalayarak vücut ısısını düşürebilmektedir. Vücudumuz 41 dereceye kadar kendini koruyabilir.
Çok sıcak günler, terlemeyi zorlaştıran nemli hava, güneş ışınlarının en etkili olduğu öğle saatleri, rüzgarsız günler güneş çarpması riskini arttırmaktadır. Çocuğunuzda yazın dışarıda oynadıktan sonra; deride solukluk, baş dönmesi, 38-40 derece ateş, zayıf nabız, terleme varsa güneş çarpmasından şüphelenmelisiniz. Eğer havale, solunumda düzensizlik, 45 derece üzerinde ateş, deride kızarıklık gibi belirtiler varsa sıcak koması söz konusudur.

Ne yapılmalı?
  • Hastayı gölge ve serin bir yere taşıyın.
  • Elbiselerini çıkarın, bilinci açık ise soğuk içecekler içirmeye çalışın ve yarı oturur pozisyonda bekletin.
  • Çocuğa soğuk duş aldırın veya eklem yerlerine ve başına soğuk kompresler uygulayın.
  • Çocuğun bilinci kapalıysa sırt üstü yatırıp, başını sola çevirin (bu nefes alıp vermesini kolaylaştırır) ve sağlık ekibine haber verin.
Korunma

  • Çocuğunuzu 10:00-15:00 saatleri arasında direkt güneş altında bırakmayınız.
  • Çocuğunuza koruyucu kıyafetler (şapka, uzun kollu tişört) giydirin, naylon içeriği yüksek giysilerden sakının, gölgelikli bebek arabası kullanın.
  • Hem UVA, hem UVB ye karşı koruyucu olan ürünler kullanın.
  • Çocuğunuzun yeterli sıvı/ anne sütü tükettiğine emin olun.




11 Mart 2014

















BEBEKLE İLETİŞİM

Bebeklik döneminden itibaren anne ile paylaşım içerisinde çocuğun temel bakım ve gereksinimlerine katılan, sınır ve kuralları ihmal etmeden çocuk ile eğlenen, oynayan, anlayan bir baba modeli baba-çocuk ilişkisi için ideal bir model oluşturmakta, ergenlikteki sorunlarla daha iyi baş edebilmeye zemin hazırlamaktadır.

Erken dönem baba ve çocuk arasında kurulan ilişki önemlidir. Yaş farkı kaç olursa olsun , babanın çocuk ile paylaşımı çok önemlidir. Oyun oynayarak zaman geçirmek, beraber etkinlik yapmak baba-çocuk etkileşimini arttırır. Sürekli olarak emirler yağdıran, tehdit eden bir baba çocuk ile iyi iletişim kuramaz. Anlamak, dinlemek ve düşünceleri paylaşmak gerekmektedir. Baba çocuğu beraber katılacakları çeşitli aktivitelere yönlendirir ve zaman geçirmek için ortam yaratır, burada çocuğun nelerden hoşlanabileceği göz önünde tutulmalıdır. Yaş farkına odaklanmak çocuk ile geçirilecek kaliteli zamanı engeller. Geçirilen zamanın süresi önemli değildir; kaliteli zaman çocuk ile geçirilen sürede neler paylaşıldığı, iyi bir iletişim içinde olunduğu zaman dilimidir. Üç-beş yaşları cinsel kimliğin oluşmaya başladığı yaşlardır bu yaşlarda erkek çocuğun özdeşim figürü baba olmaktadır.

Çocukluk döneminde baba ve çocuğun oyun oynaması, zaman geçirerek birbirleri ile iletişim içinde olmaları ergenlik sürecini etkilemektedir. Ergenler otorite sahibi, güvenilir bir baba figürüne sahip olmak isterler. Ergenlik büyümektir, değişimdir ;ergenin fiziksel ve ruhsal açıdan değiştiği bu dönemleri bilmek,tanımak gerekmektedir.

Ergen toplum içinde yeni bir kimlik edinmeye çalışmaktadır,yeni düşünce ve inanç sistemleri ortaya çıkar. İşte bu dönemde babanın destekleyen , yönlendiren konumuna ihtiyacı vardır. Sorunları tehdit ve azar olmadan paylaşmak, birlikte zaman geçirmek ve güven veren konumda olmak ergen-baba ilişkisinde temel noktalardır ve anlaşmazlıkların en aza indirgenmesini sağlar.

Sevgi ve saygı iletişimde bir bütündür; ikisi olmadan iyi bir iletişim söz konusu değildir. Aşırı sevgi göstermeye çalışan babalar zaman zaman baba otoritesini çocuğa bırakmakta yani çocuğun yönettiği , kuralları koyduğu bir durum ortaya çıkmaktadır ; bu yanlıştır, çocuğa her zaman baba olduğunuzu ve sınır-kuralları koyduğunuzu göstermelisiniz. Aynı zamanda onunla eğlenceli vakit geçirebilmeli, sorunları ile ilgili olarak paylaşmalı, yanında olduğunuzu hissettirmelisiniz. Bu şekilde karşılıklı sevgi-saygı zemini oluştuğunda iyi bir baba–çocuk ilişkisinin temelleri atılmış olmaktadır.


Bu durumda annenin rolü de çok önemlidir; anne ve baba ortak bir noktada buluşabiliyor ise babanın ne tepki göstereceği endişesi en az seviyededir; çocuk baba ve annenin bir olaya nasıl tepki göstereceğini tahmin edebilir; buna göre davranışlarını düzenleyebilir. İstenilmeyen davranışta sorun baba ile paylaşılır ve baba çocuk ile karşılıklı konuşarak , çocuğun sebeplerini anlar ve kendi düşüncelerini paylaşarak ona nasıl davranması gerektiğini anlatmaya çalışır.Bu noktada korkutmamak, tehdit etmemek önemlidir. Korkulan bir baba figürü çocuğun daha fazla hata yapmasına neden olur. Çocuk birçok konuyu paylaşmaz , yalan söyleyebilir . Bu nedenle net , anlaşılır şekilde sorunları doğrudan konuşarak paylaşmak, karşılıklı duygu paylaşımı sorunları daha iyi çözümlemeye yardımcı olacaktır.